Kıymetli Okurlarım;
Son zamanlarda, dillere pelesenk olmuş bir söz var;
“Yine mi Trabzonlu”, “her yerde Trabzonlu”…
Bu yaklaşımlara,
Hafiften asabiyet göstersek de, alttan alta bir gururumuz okşanmıyor değil.
İnsan fıtratında vardır; ölüm haberi alınca bile, üzüntüsünün yanında, “iyi ki ben değilim” tarzında bir rahatlama olur insanoğlunda…
***
Yusuf Turgut Üstadım, Taka Gazetesindeki köşesinde konuyu nefis özetlemiş…
Doğrudur, siyasetten ticarete, sanattan spora, eğitimden bürokrasiye
Trabzonluların aktif ve kritik görevlerde bulundukları
Çok da başarılı oldukları vakadır.
İnsan kaynağımızın yüksek potansiyeli ve başarısıyla gurur duymak hakkımızdır.
Söylenenlerden tırsıp, geri duracak değiliz.
Hizmet, aynı zamanda milletimize, ülkemize yapılmaktadır.
Diğer yandan, dışarıdan gelen serzenişlerden çok,
Asıl içeriden yapılan tenkitleri dikkate almak elzemdir.
Buyrun,
Şenol Güneş’in ardından edilen laflar, yazılan yazılar…
Beşiktaş’a gidişi, tekrar görev alışına duyulan öfkeyi anlamış değilim.
Türkiye’nin dört, İstanbul’un üç büyüğünden birisi Beşiktaş.
Asri bir takım. Müthiş bilinçli ve organize taraftara sahip.
Üstelik başkanı Trabzon’lu.
Amma velakin,
Mevzu Şenol Güneş’in teknik direktörlüğüne gelince,
İçimizden bir koro ; “istemezük” nakaratına sarılıyor.
Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır!!!
Trabzonspor’dan kovalım diye koro yapanlar,
Beşiktaş’ta nasıl hoca olur diye beste tutturmuş haldeler.
Neymiş efendim, Beşiktaş için ölürüm demiş!!!...
Trabzonspor için on kere ölür… Hiç şüphe yok!…
(Ölmekten kasıt tabi ki sevgi yoğunluğu ve fedakarlık)
Trabzonluluğu, Trabzonsporluluğu tartışılamaz bile.
Üstelik, Trabzonspor’a en büyük hizmetleri geçen on kişi sayın dense,
Bir elin parmaklarından birisidir Şenol Güneş…
Milli takım düzeyinde tarihimizin en yüksek başarısı ona ait.
2011’in şampiyon hocası,
Daha önceki altı şampiyonluğun kaptanı,
İkinci ligden şampiyon olup gelen kadronun da kalecisi.
Takımda futbolcu ve hoca olarak başarıları ortada.
Beşiktaş'ı da şampiyon yapan hoca..
Hepsi bir tarafa,
Bana göre Özkan Sümer’in ardından gelen
Entelektüel birikimi en yüksek ikinci spor adamını;
“Trabzon’a gitsem bir dert, Beşiktaş’a gelsem başka bir dert”
Noktasına getirmek, tam bize has bir tavır zannımca!
***
Sevgili Okurlarım;
İstanbul’a belediye başkanı Trabzon’lu,
Ayrıca on ilçenin belediye başkanı da Trabzon’lu,
Bundan gurur duyanlar,
Başkanı Trabzonlu olan bir İstanbul takımı olan Beşiktaş’a
Trabzonlu Hoca olarak Güneş gelince,
Neden mutlu olmazlar.
Üstelik, İstanbulspor’un da başkanı ve hocası Trabzonlu.
Başarılı insanlarını bu kadar paçasından çeken başka bir kent var mıdır, bilmem.
Yoksa, o kadar çok değerimiz olunca, kıymetini kavramak zorlaşıyor mu?..
***
Elbette başka şehirlerimizden de çok değerli devlet adamları
Kaliteli, donanımlı şahsiyetler çıkmıştır. İnsan doğduğu yeri seçemez.
Coğrafya kaderdir der eskiler..
Lakin,
Fatih Sultan Mehmet,
Yavuz Sultan Selim,
Kanuni Sultan Süleyman gibi,
Dünya hükümranlığına sahip Türk büyüklerinin bu şehre dokunmuş olmaları,
Trabzon’u, başka vilayetlere nasip olmayacak bir geleneğin,
Derin tarihsel devlet kültürünün,
Yüksek kamu yönetimi meziyetlerinin menbaı yapmış olamaz mı?...
Ve onlarla anılıyor olmanın, Trabzonluya farklı bir bakış açısı kazandırdığı gerçeğini göz ardı edebilir miyiz?...
Zor yaşam koşullarının getirdiği pratik çözümler bulma yeteneğinin, büyük avantaj sağladığını görmezden gelebilir miyiz?.
Coğrafi konumu, tarihsel süreçleri, Trabzon’a her alanda;
Yüzyıllar boyunca, kesintisiz kültür, sanat, ticaret, siyaset, tarımsal birikimlerle
Milli ve manevi değerlerin yoğunlaştığı bölge olarak,
Şans ve bilinç, en önemlisi de öz güven sağlamıştır.
Ve bu şansı çok iyi kullanan, çok çalışan insanların başarılı olması
Asla tesadüf değildir.
Diğer taraftan, Trabzonspor gibi bir futbol devinin burada var olmasını,
Her adımına onlarca sene ket vurulmasına rağmen,
Büyük haksızlıklara naruz bırakılmasına rağmen hep zirvede tutunmasını,
O’nun vefakar taraftarlarını ve camiasını her geçen yıl güçlendirererek artırmasını,
Ve her alanda Trabzonluların başat olmalarının kaynağını, çok derinlerde aramak lazımdır.
Trabzon’u Trabzonspor’dan ayrı tutamayız..
Şenol Güneş’in naifliğini, disiplinini, başarısını, bilgeliğini de
Yukarıda özetlemeye çalıştığım süreçlerin dışında düşünemeyiz.
Başarılarını da asla yok sayamayız. Kaldı ki,
Bu kadar başarılı insanı olan bir kentin,
Hepsini kendi bünyesinde ve sınırları içinde tutmasını bekleyemeyiz.
Dünyanın her tarafında,
Başarılı insanlarla kim çalışmak istemez?.
Kim güvendiği insana emanet teslim etmez ? .
O halde,
Başta Güneş olmak üzere, “neden bize çalışmıyor”,
“Neden beş vakit bizi övmüyor” ,
“Başka takımları nasıl yüceltir” diye değerlerimizi tartaklamak
Trabzonluluğu anlamamaktır.
Bu işi uzatırsak,
"Fatih niye fethedip geri döndü ki,"
“Yahu Yavuz neden bizim valimiz olmaktan vazgeçti”,
“Trabzon’lu Kanuni neden gidip İstanbul’da padişah oldu”,
Noktasına geliriz ki, emin olun bu da bize özgü kara mizah olur..
Ez cümle,
Değerlerimize sahip çıkmak, kendimize sahip çıkmaktır.
Siyasetini, sanatını, yeteneklerini kendimizce beğenmiyor olsak da,
Hemşehrilik bilinciyle hareket etmek,
Şehrin tüm dinamiklerinin,
Bilhassa “Trabzon Diasporasının” dikkate alması gereken husustur.
Trabzon, sadece Trabzon değildir.
Bu sebepledir ki;
“Bize her yer Trabzon’dur…”
Güneş’i kapatmayalım…
Kalın sağlıcakla…
***
Hasan KESKİN
Trabzon Aktüel Medya
İmtiyaz Sahibi
Yorum Yazın
Facebook Yorum