Dünya huzursuz…!
Corona,
Coronaya bağlı ekonomik dengelerin bozulması,
Dünyanın hemen her yerinde devam eden silahlı çatışmalar ve yeni gerginlik alanları…
Amerika, Avrupa Birliği, Rusya ve Çin, gittikçe derinleşen bir kamplaşmanın içinde!Bu kamplaşmanın savaş alanı Orta doğu ve genellikle de İslam ülkeleri iken şimdi de buna Karadeniz eklenmiştir. Savaş malzemesi de kendi kontrolünde olan terör örgütleri ve diğer kiralık vekalet savaşçıları gruplardır. Yani kendileri maşalarını kullanarak aralarındaki rekabeti yürütmektedirler. Maşaları olarak oluşturdukları örgüt ve gruplara akıl veriyorlar, yol gösteriyorlar ve silah yardımı yapıyorlar.
Türkiye bütün bu tehlikeli gelişmelerin tam ortasında veya yakınında yer almaktadır! Taraf olsa sonuçları ayrı bir fatura, ikinci Dünya Savaşlarındaki gibi tarafsız kalsa ayrı bir fatura! Yürütmek istediği denge politikası, birinci Dünya Savaşında Karadeniz’e geçen iki Alman gemisinin Rusya’yı bombalayarak Rusya’nın Osmanlı’ya savaş açmasına neden olduğu gibi bu gün de sabote edilebilir durumdadır.
Türkiye tarihte olduğu gibi, Amerika, Avrupa ve Rusya’nın hepsi ile birlikte hareket etmek zorunda olmanın sıkıntılarını yaşıyor! Dışişleri bağımsız bir dış politika oluşturmak için üstün gayretler sarf ediyor. Yunanistan ve Fransa’nın süreci zehirleyen, Türkiye’yi kışkırtan, meşgul eden şımarık askeri ve siyasi hamleleri gözden kaçmıyor…
Daha önceki dünya savaşlarında olduğu gibi bu ülkelerin kendine çıkar ve hedef bölgesi olarak seçtikleri topraklar, yukarıda da söylediğimiz gibi bir zamanlar Osmanlı’nın yönettiği topraklar olması, çoğunun bize komşu olması; tarihi, dini ve kültürel bağlarımızın bulunması ve geleceğimizin güvenliği bakımlarından bizi de direkt olarak ilgilendirmektedir. Bu nedenle bu sömürgeci, acımasız güçlerin yanı başımızda ve ülkemizde operasyonlar yapması Türk Milleti’ni çok rahatsız etmektedir.
Bu nedenle kaygılarının bir sonucu olarak içerideki gruplar, siyasi oluşumlar birbirine; “senin yüzünden, benim yüzümden değil; siz şöyle yapmasaydınız böyle olmazdı, sen şu görüşmeyi yapmasan böyle olmazdı” temeline dayalı bir itiş kakış, bir dışlama ve ayrışma içine düşürülmekte ülkemizde birlik ve beraberlik bozulmaya çalışılmaktadır.
Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük iç ayrışma olur. Bizi asıl bu mahveder. Düşman düşmandır; çıkarı peşinde bölgemize çullanmıştır… O kendi hedeflerine hizmet için kendi görevini yapıyor. Bizim buna karşılık görevimiz birlik ve beraberlik olmalıdır. Saldırı altında, risk altında bulunan ülkenin insanları birbiriyle olan görüş ayrılıklarını bir kenara bırakmalı; normal sürece dönüldüğü zamana kadar ertelemeli; birbiriyle sımsıkı işbirliğine gitmelidir.
Türkiye’de terörle iç içe olanlar, her ne kadar kabul etmeseler de bize göre gün gibi belli olmuştur. Son yıllarda yaşananların sonucu üzücü de olsa belki de en büyük kazanım bu durumdur. Yani ak ile kara belli olmuş; ağızlardaki bakla çıkmıştır. Bu nedenle işbirliği yapılırken bu gerçeklere de dikkat edilmelidir.
Şunu kesin olarak bir kenara yazalım ve ona göre meseleye yaklaşalım: Anadolu toprakları dünyanın en zor kara parçasıdır. Bir deyim vardır Türkçemizde, ”güzellik başa bela” denir… Tarihe bakıldığında bu topraklar üzerinde çok devletler kurulmuş ama hiç biri yaşamamış. En uzun yaşayan Osmanlı’yı görüyoruz. O bakımdan bu topraklar üzerinde yaşayanların çok programlı çalışmalar içinde olması ve her şeyden önce çok güçlü olması gerekmektedir.
Altaylar'dan gelen bir neslin ve onun kültürünün; Hıra’dan gelen inançla birleşerek Türk-İslâm sentezi olarak Anadolu’da varlığını sürdürmesi; gücünü eski Roma’da arayan ve Olimpus’tan beslenen kültürün mensupları olan Batılılar tarafından Anadolu'da istenmiyor olması sebebiyle bu mücadele, 1071 den beri hep var olmuştur; var olmaya da devam edecektir.
Çünkü Papalığın liderliğini yaptığı inanç ve kültürün sahipleri kendi kültürel kökenlerini eski Atina’da; güç ve kuvvetlerini de eski Roma’da aramaktadırlar. O nedenle bütün Batılılar Atinalıdır; Romalıdır. Hangi stadyumda törenle yakılacak diye beklediğin Olimpiyat ateşi önce Olimpus’ta yakılmaktadır. Batı’nın bu birleştirici kültür faaliyetine karşılık bizim de kendi evrensel birleştirici organizasyonlarımız yapmanın zamanı gelmiştir!
Sen İstanbul’u fethetmiş; Doğu Roma’yı yıkmış, Papalık diyarına İslâmı götürmüş, Viyana caddelerinde mehteri yürütmüş bir milletin evlatları olarak hedeftesin! Merhamet ve dostluk göremezsin. Bunu unutma!
Yorum Yazın
Facebook Yorum