Bayram denilince ilk aklıma gelen yaptığı her çalışmada söylediği her şarkıda insani değerleri işleyen, evrensel barışın temsilcisi Barış Manço’nun ‘bugün bayram erken kalkın çocuklar’ şarkısıdır. Şarkının ilerleyen dizelerinde olduğu gibi bayramlarda en güzel giysiler giyilir, anneler en güzelyemekleri pişirir. Bayram sevdiklerimizle bayramdır ve bayramda yanımızda olmayan sevdiklerimize özlemi belki hüznü de içerir. Cennette olduğunu hayal ettiklerimizin bizi izlediğini düşünür kalbimizde onunla anlar yaşar, bayramımıza bayram katarız.
Ramazanın bitişiyle gelen şeker bayramımızın uzun bir tatil dönemine gelmesi memleket dışındaki pek çok Ağasarlıdostlarımızın köyünde bayram kutlamasına, memleket hasreti gidermesine, yeşilliğin doğanın sonsuz huzuruyla buluşmasına, şehrin biriktirdiği olumsuzluklardan iyileşmesine imkan sağlamış oldu. Memlekete gidemeyen ben gibilerse memlekete gidenlerin sosyal medyalarından memleket vuslatı yapmış olduk. Gurur ve onur duydum gördük ve izlediklerimden. Tam bir yöresel kültür anlayışıyla bayram kutlamalarının varlığı milliyetçi yanımı kabarttı. Kocaman keşkek tencereleri, kurulmuş masalar, bir araya gelmiş ziyaretçi ve köylü… Oynanan horonları izledim ve yakılan türküleri… İşte dedim benim memleketim özlem ve sevgiyle…
Okuduğum bir kitaptan hatırladığım Ramazan ve Kurban Bayramları Uygurların İslamiyeti kabul etmesiyle Türklerde başladığını ve Uygurların kendi kültürleriyle yoğrularak; evlerde temizlik-en güzel yemekler-en güzel giysiler-davul zurna-yarışlar-çocuk oyunları ile günümüze ulaşmış örf adetlerimizin en güzel örnekleridir. Dostluğun, arkadaşlığın, akrabalık ve mahalle ilişkilerinin yeniden düzenleyicisidir de bayramlarımız. Ve elbette geleneksel kültürümüzün nesillere aktarılmasında en güzel mekteplerdir. Bunları hepimiz biliyoruz. Amacım bilinmeyeni bildirmek değil. Bu yazıya beni iten güç; bahsettiğim Uygur tarihinden beridir olmayan, sonradan kültüre eklenti edilmiş olan, bayramın barış ve sevgi temasıyla asla ahenklenemeyen sıkılmış silahlar. Öyle sevgi, özlem ve gururla izlerken sosyal medyadan memleketimi, video boyunca bitmeyen silah sesleri. Neyin örfü neyin adeti, bilemedim bir güç gösterisi mi? Zenginliğin timsali mi? Çeşitli sorular sorarak kendime empati yapmak anlamak istedim durumu. Sen sevmediği için olumsuz bakıyorsun diye eleştirdim düşüncemi. Ama uzlaşamadım düşüncem ve bayramda sıkılan silahlarla. Silah savaşın simgesi barışın ve bayramın olamaz. Açık alanda, risksiz ortamda atıyoruz açıklamaları da avutmaz düşüncemi. Nice kör kurşunlarla bitmiş hayatlar varken. O kurşunların parası ile çocuklara yapılabilecekler de susturamadığım düşüncemin hemen arkasındaki…
Lütfen savaşın dışında silahı öğretmeyelim bayram mekteplerinde.
Bize horon kemençe yeter keşkekle
Hayatın kısalığı ve anlamı kabir ziyaretlerinde
Bize barış dolu bayram yeter sevgiyle…
Bayramı olmayan milletin varlığından söz edilemezken bayramların emek, dostluk, iyilik, sevgi ve mutluluk bayramları olduğunu hep hatırlayalım. Sağlığın, sevginin, barışın zenginliğinde nice bayramlarımıza.
Mehtap ÜÇÜNCÜ
Eğitimci / Yazar
Yorum Yazın
Facebook Yorum