RİZE'DEN SAMSUNA; İLERİYE DÖNÜŞLER İYİDİR..
Bu akşamki Trabzonspor Rize maçının teknik analizlerine takılmayalım..
Her geri dönüşlere, ihtiyatla da olsa sevinmek lazım...
Öndeyken geri dönüp, kaybettiğimiz maçlar hatırımızda hala!!
***
Başka bir hususiyetle başlıyayım..
Bir kere, Trabzon Rize hassasiyeti sıkça vurgulanır ya,
Aman kardeşliğimize halel gelmesin diye.
Bu çok güzel, bu sıkıntılar epey yaşandı ki, o noktada narinlik var.
Yaşı çok genç olanlar pek bilmezler;
Trabzonspor'un Karadeniz takımlarına acımadığı söylenirdi,
Giresun'u, Ordu'yu, Rize'yi hatta Samsunspor'u bile
Küme düşürdüğü iddiasıyla, kindar seyirci kitlesi bile vardı bu komşu tribünlerde.
Aslen Trabzon'lu olan Tanju'nun kral olup, 85-87'lerde
Samsunpor'da oynadığı yıllarda, Trabzonspor'a başka bir motivasyonla
Hem sahada hem de tribünde abanmalar olur, olaylar çıkardı!
Ayriyetten, bu takımların rakiplerini de yenmeliydik ki,
Kümede kalmalarına yardımcı olunsundu...
Oysa, Akçaabat Sebatspor'la süper ligde iki takımlı Trabzon gördük..
Sonra Sebat düştü, faturayı ödeyin diyen olmadı..
Kaldı ki, 1461 fetihlere devam ederken, birden bire tepe taklak edilip
Gerilere yollandı sanki..
Bunlar kısa zamanda telafi oldu, sükunet dostluk hakim şimdi.
Özellikle İstanbul basını buradan tutturamıyor artık..
Yakın tarihtir, Fenerbahçe otobüsüne, Rize maçı sonrası provakatif saldırı yapılmıştı,
Allah korudu, yoksa telafisi bu kadar kolay olmayabilirdi de..
Bunların hepsi geride kaldı, o halde geri dönüşe de gerek yok...
Ez cümle, bu konuda; yakın coğrafyanın takımları arasındaki maçlarda,
Sosyal dokuya da sirayet edebilecek muhtemel bir kıvılcımdan kaygı duyulmuş.
Bilinç altındaki bu hassasiyet güzel bir haslet..
***
Gelelim maça...
Göztepe maçında sükunet kazandı demiştik, yerini telaş almış.
İki maçta iki ağır sakatlığı, Yusuf'tan sonra Gervinho'yu dikkate almak şart
Daha ligin başındayız. Uğurcan, yine aynı; işi de gücü de kurtamak..
Abdüş, yelkenine rüzgar doldurmaya devam ediyor, terapi işe yaramış belli ki;
Sporcular, özellikle de yıldız futbolcular, başka özelliklerini öne çıkartmamalılar.
Rasyonellik diye bişey var, yani raconu bileceksin. Abdüş has ediyor.
Dorukhan illa da sahada olacağım diyor. Ve tabi Whakeme, son sözcü o..
Abdulah Hoca iki konuda süper mesaj veriyor;
Birincisi açıklık, Glasnost yani. Ne dediğini tak anlıyoruz. Gizem yok.
İkincisi, benim de hastalığım dır; tedavisi de, bu hastalıktan hiç kurtulmamaktr:
Aidiyet yani.. "Ben bu toprakların insanıyım..." demesi çok değerli..
Diyor ki, sizi üzen şeyler,en fazla beni kahr-u perişen eder,
Sevindikleriniz, en çok beni uçurur... Alır ceketimi giderim durumuna inat,
Ben gitsem de buradayım, sırtımdaki yükü atatmam aklı.
Akıl demişken, sevdiğim bir dostumdan,
Gece hayli geç vakit gelen telefona kızdığımda işittiğim laf gelir hatırıma;
"Baa niye gızıyusun, agıldan uyuyamüm ben..." demişti.
Her geri dönüşe kızmayalım. Belli ki, Abdullah Hoca da "agıldan uyuyamiyu.."
Aidiyetle yatanlar böyledirler.
**
Yorum Yazın
Facebook Yorum