24 ŞUBAT, TRABZON(LU) İÇİN NELERDEN KURTULUŞTUR?…
Yakın zamanlara kadar,
Bu kurtuluş meselesine hafif burun kıvırma modunda idim.
Sonra gördüm ki kurtuluş dediğimiz hadise, aslında çok mühim.
Sadece düşman geldi, sonra gitti meselesi değil.
Bu süreçlerde yaşanan toplumsal hadiseleri görmek önemli.
Özellikle Anadolu coğrafyasınının birçok medeniyete ev sahipliği yapması, birçok devletin yıkılması/kurulması, bu toprakların sürekli işgale-kurtuluşa maruz kalması tarihsel bir gerçek.
***
Birinci Dünya Savaşında, Osmanlı’nın birçok bölgesi işgale uğradı. Trabzon gibi..
Ruslar 1916 Nisan’ında başlayarak, Harşit Çayı’nın doğusundaki bölgeyi işgal etti.
Yaklaşık iki yıllık işgalde, bu toprakları savunan resmi ordu ve yerel sivil oluşumlardan
Çok sayıda şehit verildi. Gaziler ve esir düşenler de cabası…
Bu esnada en trajik hadise, batıya doğru kitlesel olarak yaşanan muhacirlik ve göç olmuştur.
Düşünün, Nisan mayıs aylarında, yağmur mevsiminde,
Yüzbinlerce Trabzonlu yaşlılar, kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere
Topraklarından, köylerinden, evlerinden sökülerek
Canlarını kurtarmak için uzun ve zorlu bir göçe başladılar.
Yanlarına alabildikleri ne varsa soğuk, yağmur, açlık ve yorgunluk içinde,
Harşit’i geçmek için adeta yarıştılar. Harşit köprüsü Ruslar tarafından yıkılınca, bu sefer batıda kalan halk tam bir hedef olarak ateş hattında çaresizce bekleştiler.
Harşiti geçenler batıya doğru, Bolu - Adapazarı’na kadar süren yolculuklar yaptılar.
Büyük ve trajik göç esnasında yaşanan acılar, nesiller boyu anlatıldı.
Bu gün aklımızın almayacağı korkunç bir çile yolculuğu, tam bir muhacirlikti.
On binlerce muhacir yollarda can verdi. Bir o kadarı da geri dönemediler.
Ordu’da tutunmaya çalışan “Trabzonlu Muhacirlere” yerel halk sahip çıktı.
Ölenleri sadece kadınlar defnedebildi. Beşer onar kadınlı erkekli toplu definler yapıldı.
Ordu Valisi, en kolay besin olan patates ekimi için Ordu’nun tüm köylerine talimat verdi.
Yıllarca, yaşanan travma sebebiyle, eğitimden yoksun kuşaklar,
Varını yoğunu kaybetmiş köylüler,
Ailesinden şehitler, gaziler ve kayıplar vermiş topluluklar ortaya çıktı.
Trabzon’un merkezinde bir çok kurum, gazete zarar gördü. Kültür sanat değerleri örselendi.
Gün geldi, Rusya’daki Çarlık rejimi iflas edip, Bolşevikler iktidara geçince,
Trabzon dahil Doğu Anadolu’nun büyük bölümündeki işgale son verdiler,
Bu günkü Türkiye Rusya sınırı itibariyle, çekildiler. Giderken de ellerini kollarını sallayarak
Bozduklarını tamir ederek, can kayıplarını yerine koyarak,
Çekilen acıları ve travmaları iyileştirerek gitmediler.
Çökerttikleri bir memleketti terk ettikleri.
Sonra, zoraki terk eden Trabzonlular topraklarına geri döndüklerinde,
Gördüler ki, hiçbir şey eskisi gibi değil. Dökülen, kabını dolduramıyordu ki…
***
Şimdi,
Rus orduları, kendiliğinden çekildi diyerek meseleyi hafifletmekle,
Yukarıda ifade etmeye çalıştığım tüm müessif hadiseler yaşanmamış sayılamaz.
Bu gün, yayla evlerine ayıların verdiği zararları sosyal medyada ağlayarak anlatanlarımız varken,
Rusların iki yıl işgal ettikleri topraklarımızda sebep olduğu yıkımı hafife alamayız.
Her şey bir yana, trajik olayların, travmatik acıların o devrin çocuklarına verdiği hasarı unutmayalım!
Ve o çocuklar, bizim nesilleri yetiştirenler değil miydi?
***
Demek ki,
Kurtuluş, illa ki düşmanı göğüs göğüse çarpışmayla sürmek değildir.
Ya da esir alıp, denize döküp yok etmek de değildir.
Trabzon ve bölgemiz için kutuluşun felsefesini iyi anlamak lazımdır;
“Hadi canım sende, kurtuluş murtuluş hikaye “ diyenler için,
Soruyu soralım ve cevapları verelim; 24 Şubat 1918’de Trabzon(lu) için kurtuluş nedir?
Düşman çizmesinden ve işbirlikçilerden kurtuluştur,
İşgal yıllarında çekilen acılardan kurtuluştur,
Başka bir bayrağın altında esir yaşamaktan kurtuluştur,
Toprağını esaret altında sürüp işlemekten kurtuluştur,
Bu da yetmez, kurtuluş;
Bacaların özgür memleketin göğüne tütmesidir.
Derelerin özgür akması,
Kuşların özgür ötmesi,
Çocukların korkusuzca oynamasıdır.
Babaların eve sağ salim dönmesidir.
Kurtuluş,
Bayrağımızın gölgesinde yaşamaktır.
Umutlarımızın, geleceğimizin kurtuluşudur.
Kemençenin horonun bile...
***
Böyük Anam, ajans dinlerken Rus heyetinin Ankara’da olduğunu duyunca, tam 60 sene sonra bile, “gene mi geldi bu Uruslar” derdi.
Rus askeri “hamur tirkisine” vurmuş, ikiye bölmüş. Bu anı yaşamış bir kadındı.
Binlerce hikayeden birisi sadece bu.
İşte bu sebeple, “ vefa ve saygı” önemlidir…
Yıllar sonra bu günlerde, Ordu Perşembe’deki ” Trabzonlu Kimsesizler Mezarlığı “olarak bilinen kabristanlık,
Trabzon ve Ordu Kent Konseyleri tarafından ihya edilerek, “Trabzonlu Muhacirler Mezarlığı” olarak düzenleniyor.
Çok kıymetli…
104 sene sonra, kurtuluş anmaları yapılması, yeni nesillerin o tarihleri hıfsetmesi yanında, o günleri yaşamış atalarımızın hatırasına saygı gösterilmesi adına çok değerlidir.
Ayrıyetten, “kurtuluş yoktur” diyenler, bu düşünceden kurtulurlar belki, fena mı..
Trabzon STK’ları da, 104. Kurtuluş Yıldönümü anısına, çok zor hava şartlarına rağmen etkinlikler düzenlediler.
Trabzon Dernekleri Federasyonu (TDF)’da İstanbul Maltepe’de 6 günlük programla, kaliteli içeriklerle çok başarılı etkinlikler yaptılar.
Etkinliklerin açılışında Genel Başkan İsmail Şatıroğlu;
“ Bir çok Trabzon STK’larımızca şu anda veya bu günlerde İstanbul ya da başka bölgelerde 104. Kurtuluş Yıldönümü kutlanıyor. Bu da Trabzonluların gücünü ve insanına, tarihine olan bağlılığını gösteriyor. Onlar rakiplerimiz değil, yol arkadaşlarımızdır...”
Diyerek, müthiş bir de açılım ortaya koydu.
Aynı zamanda, STK'lar arasında kavga bekleyenleri ters köşe eden bir bakış açısıydı bu.
Kurtuluş, birlik beraberlik içinde kutlanmalı. Herkesçe anılmalı. O günlerie ve nesillere saygı için farkındalık oluşturulmalı.
Trabzon’umuzla birlikte esaretten kurtulmuş beldelerimizde, o yıllarda hayatlarını kaybedenleri, şehitlerimizi, acılara maruz kalanları saygılarımla anıyorum.
Ruhları şad olsun…
“Savaş kötüdür, acıdır, yıkımdır, felakettir…Savaşta kadınlar ağlar, çocuklar ölür aslında…”
Hasan KESKİN
Trabzon Aktüel Medya İmtiyaz Sahibi
Göz yaslariyla okudum kalemine sağlık kiymetli meslektaşım.
Erkan AYÇAM
03-03-2022 09:54